Kibar davranmak ne demek ?

Kaan

New member
Kibar Davranmak Ne Demek? Toplumsal Cinsiyet, Irk ve Sınıf Üzerinden Bir İnceleme

Birçoğumuz günlük yaşamda kibarlıkla karşılaşırız: saygılı, nazik, düşünceli ve empatik bir yaklaşım. Ancak kibarlık, yüzeyde görünenin ötesinde, derin toplumsal anlamlar taşır. Kibarlık, sadece bir davranış biçimi değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf gibi faktörlerden şekillenen, bazen özgürleştirici, bazen de kısıtlayıcı bir toplumsal normdur. Bu yazıda, kibarlığın sadece bireysel bir tercih olmadığını, toplumun sosyal yapılarından ve tarihsel bağlamından nasıl etkilendiğini derinlemesine inceleyeceğiz.

Kibarlık ve Toplumsal Normlar

Kibarlık, her toplumda benzer şekilde değer verilen, ancak bazen farklı şekillerde uygulanan bir kavramdır. İnsanların "kibar" olarak tanımlanması, genellikle onları sosyal normlara uygun davranan bireyler olarak görme eğilimindedir. Ancak kibarlık kavramı, belirli toplumsal bağlamlarda farklı anlamlar kazanabilir. Toplum, kibarlığı çoğunlukla bir erdem olarak sunar, fakat bu erdemin arkasında belirli bir güç ilişkisi yatar. Kibarlık, sadece bir bireyin içsel bir değerinin değil, toplumsal kabul görmüş davranış biçimlerinin de göstergesidir.

Birçok kültürde, kibarlık genellikle "erkek" ve "kadın" rollerine, hatta bir kişinin ırkına ve sınıfına göre farklı şekillerde değerlendirilir. Örneğin, kadınların kibarlığı, genellikle nazik, pasif ve sabırlı olma gerekliliğiyle ilişkilendirilir. Kadınlardan, sürekli olarak empati göstermeleri ve çevrelerine nazik olmaları beklenir, ancak bu beklenti onların güç ve otorite pozisyonlarında olmasını zorlaştırabilir. Öte yandan, erkekler için kibarlık genellikle "güçlü" ve "kararlı" bir duruşla birlikte değerlendirilir; bu da çoğu zaman onların daha az empatik ya da daha soğuk olmalarına yol açabilir.

Kibarlık ve Toplumsal Cinsiyet

Kadınlar, tarihsel olarak, toplumda belirli bir kibarlık anlayışını içselleştirmeye zorlanmışlardır. Kadınlardan beklenen kibarlık, yalnızca çevrelerine nazik ve sabırlı davranmakla sınırlı değildir, aynı zamanda kendilerini sürekli olarak başkalarının ihtiyaçlarına adama zorunluluğu da taşır. Bu durum, kadınların kendi isteklerini ve ihtiyaçlarını bastırmalarına, toplumsal normlara uyum sağlama çabası içinde kendi kimliklerini ihmal etmelerine yol açabilir.

Kadınların kibarlığı, sosyal yapılar tarafından bazen bir güçsüzlük ya da bağımlılık olarak okunabilir. Erkekler tarafından sunulan kibarlık ise, daha çok güven ve güçle ilişkilendirilebilir. Ancak, bu güç ilişkisi her zaman tek yönlü değildir. Kadınlar kibarlıklarını kendi güçlerini inşa etmek için de kullanabilirler. Toplumsal cinsiyet normları, kibarlığı sadece bir gereklilik değil, bazen bir stratejiye dönüştürebilir.

Birçok araştırma, kadınların kibarlıkla ilgili toplumsal baskıların, onların profesyonel hayatta ilerlemelerini engellediğini ortaya koymuştur. Örneğin, bir çalışmada, kadın yöneticilerin "sert" olmaları gerektiği ve bu sertliğin onları daha saygıdeğer ve güçlü kılacağı öne sürülmüştür. Ancak kadınların kibarlıkla ilişkili sosyal beklentileri karşılamaları, onlara genellikle daha az saygı kazandırmakta, hatta karar alma süreçlerinde daha az etkiye sahip olmalarına yol açmaktadır.

Kibarlık ve Irk

Irk, kibarlık anlayışını şekillendiren önemli bir başka faktördür. Özellikle siyah ve diğer etnik gruplardan gelen bireyler, kibarlığın beyaz egemen normlarına uymak zorunda kalabilirler. Bu, bazen onları kendilerini ifade ederken daha temkinli ve geri planda olmaya zorlar. Siyah Amerikalılar, örneğin, tarihsel olarak kibarlıklarını gösterme gerekliliğiyle hem toplumsal hem de iş yerinde baskıya maruz kalmışlardır.

Beyaz olmayan bireylerin kibarlık anlayışı, onlara toplumsal sınıflarda yükselme fırsatları sunmaz; aksine, onları daha da geri planda tutabilir. Bu durum, kibarlıkla ilişkili olan "güçlü" ve "saygın" olma kavramlarının, ırksal bağlamda nasıl farklı şekilde uygulandığını gösterir. Söz konusu kibarlık olduğunda, bazı etnik grupların kabul görme ve toplumsal hayatta yer edinme çabaları, genellikle onları daha fazla "görünmeyen" ve daha "silik" kılabilir.

Kibarlık ve Sınıf

Sınıf, kibarlık üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Düşük gelirli ve işçi sınıfı bireylerinin kibarlık anlayışı, yüksek sınıftan gelen bireylerin kibarlık anlayışından farklı olabilir. Yüksek sınıflar, kibarlıklarını, genellikle prestijlerini ve güçlerini pekiştiren bir araç olarak kullanırken, düşük sınıflar için kibarlık daha çok hayatta kalma ve sosyal uyum sağlama aracıdır. Düşük sınıftan gelen bireyler, kibarlıklarını genellikle daha fazla dışarıdan onay almak ve toplumda kabul görmek için kullanırlar. Ancak bu da, onların toplumsal eşitsizlikler karşısında daha savunmasız kalmalarına yol açabilir.

Birçok sosyal çalışmada, işçi sınıfından gelen bireylerin kibarlıkla ilgili toplumsal baskıların onları, ekonomik fırsatlar açısından daha sınırlı bir konumda bıraktığı gözlemlenmiştir. Bu, kibarlığın sosyal sınıflar arasında bir bariyer oluşturduğunu ve sınıf farklarının bu kibarlık anlayışını pekiştirdiğini gösterir.

Kibarlık Üzerine Tartışma Soruları
- Kibarlık, kişisel bir değer mi yoksa toplumsal normların bir sonucu mu?
- Toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf farklılıkları, kibarlık anlayışlarını nasıl şekillendirir?
- Kadınların kibarlıkla ilgili toplumsal beklentiler, erkeklerin kibarlık anlayışlarından nasıl farklıdır?
- Kibarlık, güç ve eşitsizlik ilişkilerini nasıl pekiştirir?
- Kibarlıkla ilgili toplumsal normlar, sosyal adalet ve eşitlik adına nasıl dönüştürülebilir?

Kibarlık, sadece bireysel bir tercih değil, toplumsal yapılar tarafından şekillendirilen bir davranış biçimidir. Toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf gibi faktörler, kibarlığın nasıl algılandığını ve uygulanmasını doğrudan etkiler. Kibarlık, bazen güç ilişkilerini pekiştiren bir araç olurken, bazen de bireylerin sosyal hayatta kabul görmek ve daha fazla fırsat elde etmek için kullandığı bir strateji haline gelir. Bu yazı, kibarlığın çok boyutlu yapısını keşfederek, toplumsal eşitsizlikleri ve normları anlamamıza yardımcı olmayı amaçladı.